Şiirler

                

 SEVGİ AĞACI

Sevgi ağacı diktik sevgi büyüyecektiDallar yapraklar çiçekler açıpMeyveler verecektiSevgi ağacı diktik dallarına tutunacakÇiçeklerini koklayacaktıkSevgi ağacının yaprakları bizi örtecekti.Sevgiağacı diktik meyveleri olacaktıMeyveler etrafı sarıp bir bütün olacaktıSevgi ağacı ansızın koparılıpBaşka yere dikildi yine dallar yapraklarÇiçekler meyveler verdiKesilen ağacın dalları yaprakları kuruduÇiçekleri soldu meyveler döküldüAma kökler kurumadı toprak altındaYaşıyor burukşekilde sonsuzadekHayat devam ediyor dolu dizginÖmürler bitiyor sinsi sinsiSevgiler başka dallarda yaşıyorKimi neşeli kimi üzgünDönemesinki dönmek istesendeÖlemesinki ölmek istesende Göremesinki görmek istesende

Bekir KARA

CANIM ANAM

Yolumu beklediğini, gözlediğini biliyorum

Biliyorum da bu anneler gününde de gelemedim

Gelemedim diye,darılma, kırılma, üzülme anam

Sana gelmek istemez miyim anam…

Sana sarılmak, o nasırlı ellerinden seni öpmek

Senin kokunu içime doyasıya çekmek

Çok istiyorum ama gelemiyorum anam

Dağlar kesiyor önümü,yolumu

Dağlar dedimse, yokluk,gurbet  anam

Gurbet bir geleni perişan ediyor

Bir de gelmeyeni anam

Dışarıdakiler içine girmek için çalışıyor

İçindekiler dışarı çıkmak için çırpınıyor.

Hiç bir şey göründüğü gibi değil anam

Seni öyle özledim, öyle özledim ki

Kelimelerle anlatamam anam

Ana hasretini anlatacak kelimeler yok ki.

İçimdesin, yüreğimdesin, yakıyorsun

Her gece bana rüyamda bakıyorsun

Rüyalarda hasret, özlem giderilmiyor

Beni sana gelmeye gücüm yetmiyor

Ağlama anam bu yaz geleceğim sana

Nasıl gözümde tutuyor oralar

Taze mısır kırardın oğlum yesin diye

Ya fasulye tavası, tereyağlı balığı

Anamın elinde başka olurdu tadı

Kara lahana sarmasını sar anam

Gelinini torununu alıp geliyorum

Kıracağım bu gurbet zincirini

İçimden söküp atacağım bu gurbet acısını

Bekle beni sana geleceğim anam

İnsanın yüreğini söküp alıyor,hasretlik

Her yıl gelemiyorum diye güceniyorsun

Canım anam gelemiyorum diye kırılma bana

Anam! Ak sütünü helal et oğluna

Memlekete geliyorum, köyümde gurbetçi

Yaban ellerde çalışıyorum diyorlar yabancı

Bu düşünceler benim için ne kadar acı

Memleketimde gurbetçi, yad ellerde yabancı

Kim ne derse desin, ister gurbetçi,ister yabancı

Ben nerde olursam olayım,yüreğim oralarda

Bütün benliğimle seni seviyorum anam

Beşikdüzü’nü, Yeşilköy’ümü seviyorum

Ben vatanımı, bayrağımı, ezanımı seviyorum

Özledim anam, kardeşlerimi yeğenlerimi

Bana yakışıklı diyen ağabeyimi, ablamı

Geliyorum anam, bu yaz bekle beni

Hasretimle ellerinden öpeceğim seni

Bitecek bu hasret,bu bekleyiş bu yaz anam..

Bekle anam gelininle, torunlarınla geliyorum…

                               HARUN KARA

BİR ŞİİR GELDİ GEÇTİ

 

Bir Sonbahar mevsimiydi

Sararmış gürgen yaprakları

Yatıp kalkıyordu doruklar

Rüzgarlar şarkı söylercesine uluyordu

Güneş pırıl pırıl yanıyordu

Vargit çiçekleri açmış rengarenk

Göçleri uğurlamak için bekliyor

Kuşlar yavaş yavaş göç ediyor

Sesinin yerini rüzgar sesi almış

Akşamları neşe muhabbet hoş sohbet

Sabahları güneş dağlardan aşardı

Pırıl pırıl aydınlık günler benimdi

Dereler şırıl şırıl akar çağlardı

Bense 17 lik delikanlı saçlar simsiyah

Gözler pırıl pırıl yanaklar al al

Sığmazdım Dağlara ormanlara yollara

Dünyayı hiç görmüyordu gözüm

Ayağımın altında eziyorum sanmıştım

Her şey vardı sevgi aşk yaşam

Zaman hızlansın bana yetişsinderdim

Ama zaman geçti sevgi bitmiş aşk bitmiş

Saçlar ap ak olmuş yanaklar kırışmış

Önümde ümit kalmamış ömürbitmiş

Geçen günler anılarda kalmış

Ayaklar yürümüyor yorgun

Eller tutmuyor cansız

Gözler görmüyor fersiz

Kulaklar duymuyor ben çaresiz

Geçmişin özlemi geleceğin korkusu

Yaşıyor içimde dünya omuzlarımda

Ölümü beklercesine mesaj geliyor

Birgün dişten birgün baştan birgün saçtan

Sağlık selamet istiyorum allahtan

Baharlar yine aynı güneş aynı

Ormanlar dereler yollar hep aynı

Vargit çiçekleri yine açıyor

Rüzgarlar yine şarkı söylüyor

Sönen bahar benim kuruyan dallar

Solan çiçekler dökülen yapraklar

Sararan otlar tükenen ümitler

Biten sevgiler yorgun aşklar hepsi benim şimdi

 

                                                                  Bekir KARA

HAN DUVARLARI
Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...
Gidiyorum, gurbeti gönlümle duya duya,
Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya
İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık
Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık,
Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı...
Arkada zincirlenen yüksek Toros dağları,
Önde uzun bir kışın soldurduğu etekler,
Sonra dönen, dönerken inleyen tekerlekler...
Ellerim takılırken rüzgarların saçına
Asıldı arabamız bir dağın yamacına,
Her tarafta yükseklik her taraf ıssızlık

Yalnız arabacının dudağında bir ıslık
Bu ıslakla uzayan, dönen kıvrılan yollar.
Uykuya varmış gibi görünen yılan yollar
Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu.
Gökler bulutlanıyor, rüzgar serinliyordu.
Serpilmeye başladı bir yağmur ince ince,
Son yokuş noktasından düzlüğe çevrilince
Nihayetsiz bir ova ağarttı benzimizi
Yollar bir şerit gibi ufka bağladı bizi
Gurbet beni muttasıl çekiyordu kendine
Yol, hep yol, daima yol... bitmiyor düzlük yine.
Ne civarda bir koy var, ne bir evin hayali
Sonunda ademdir diyor insana yolun hali,
Arasıra geçiyor bir atlı, iki yayan
Bozuk düzen taşların üstünde tıkırdıyan
Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor,
Uzun yollar bu sesten silkinerek yatıyor...
Kendimi kaptırarak tekerleğin sesine
Uzanmış kalmışım yaylının şiltesine,
Bir sarsıntı... uyandım uzun suren uykudan;
Geçiyordu araba yola benzer bir sudan
Karşıda hisar gibi Niğde yükseliyordu,
Sağ taraftan çıngırak sesleri geliyordu;
Ağır ağır önümden geçti deve kervanı,
Bir kenarda göründü beldenin viran hanı.
Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri
Atlarımız çözüldü, girdik handan içeri
Bir deva bulmak için bağrındaki yaraya
Toplanmıştı garipler şimdi kervansaraya.
Bir noktada birleşmis vatanın dört bucağı
Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı,
Bir pırıltı gördü mü gözler hemen dalıyor,
Göğüsler çekilerek nefesler daralıyor,
Şişesi is bağlamış bir lambanın ışığı
Heryüzü çiziyordu bir hüzün kırışığı,
Gitgide birer ayet gibi derinleştiler
Yüzlerdeki çizgiler, gözlerdeki çizgiler...
Yatağımın yanında esmer bir duvar vardı,
Üstünde yazılarla hatlar karışmışlardı;
Fani bir iz bırakmış burda yatmışsa kimler,
Aygın baygın maniler, açık saçık resimler...
Uykuya varmak için bu hazin günde, erken,
Kapanmayan gözlerim duvarlarda gezerken
Birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı;
Bu dört mısra değil, sanki dört damla kandı
Ben garip çizgilere uğraşırken başbaşa
Raslamıştım duvarda bir şair arkadaşa;
*On yıldır ayrıyım Kınadağı'ndan
Baba ocağından yar kucağından
Bir çiçek dermeden sevgi bağından
Huduttan hududa atılmışım ben*
Altında da bir tarih. Sekiz mart otuz yedi..
Gözüm imza yerinde başka ad görmedi.
Artık bahtın açıktır, uzun etme arkadaş
Ne hudut kaldı bugün, ne askerlik, ne savaş;
Araya gitti diye içlenme baharına,
Huduttan götürdüğün şan yetişir yarına
Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk
Soğuk bir mart sabahı...Buz tutuyor her soluk
Ufku tutuşturmadan fecrin ilk alevleri
Arkamızda kalıyor şehrin kenar evleri
Bulutların ardında gün yanmadan sönuyor,
Höyükler bir dağ gibi uzaktan görünüyor...
Yanımızdan geçiyor ağır ağır kervanlar,
Bir derebeyi gibi kurulmuş eski hanlar
Biz bu sonsuz yollarda varıyoz, gitgide,
İki dağ ortasında boğulan bir geçide
Sıkı bir poyraz beni titretirken içimden
Geçidi atlayınca şaşırdım sevincimden
Ardımda kalan yerler anlaşırken baharla
Önümüzdeki arazi örtülü şimdi karla
Bu geçit sanki yazdan kışı ayırıyordu
Burada son fırtına son dalı kırıyordu
Yaylımız tüketirken yolları aynı hızla
Savrulmaya başladı karlar etrafımızda
Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü;
Kar değil, gökyüzünden yağan beyaz ölümdü...
Gönlümde can verirken köye varmak emeli
Arabacı haykırdı *İste Araplıbeli*
Tanrı yardımcı olsun gayri yolda kalana
Biz menzile vararak atları çektik hana.
Bizden evvel buraya inen uç dört arkadaş
Kurmuştular tutuşan ocağa karşı bağdaş
Çıtırdayan çalılar dört cana can katıyor
Kimi haydut kimi kurt masalı anlatıyor
Gözlerime çökerken ağır uyku sisleri
Çicekliyor duvarı ocağın akisleri
Bu akisle duvarda çizgiler beliriyor
Kalbime ateş gibi şu satırlar giriyor
*Gönlümü çekse de yarin hayali
Aşmaya kudretim yetmez cibali
Yolcuyum bir kuru yaprak misali
Rüzgarın önüne katılmışım ben*

Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı
Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı
Bu gurbetten gurbete giden yolun üstünde
Ben üç mevsim değişmiş görüyordum üç günde
Uzun bir yolculuktan sonra İncesu'daydık
Bir han yorgun argın tatlı bir uykudaydık
Gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım.
Başucumda gördüğüm su satırlarla yandım
*Garibim namıma Kerem diyorlar
Aslı'mı el almış haram diyorlar
Hastayım derdime verem diyorlar
Maraşlı Şeyhoğlu Şatılmış'ım ben*
Bir kitabe kokusu duyuluyor yazında
Korkarım yaya kaldın bu gurbet çıkmazında
Ey Maraşlı Şeyhoğlu, evliyalar adağı
Bahtına lanet olsun aşmadıysan bu dağı
Az değildir, varmadan senin gibi yurduna
Post verenler yabanın hayduduna kurduna
Arabamız tutarken Erciyes'in yolunu
Hancı dedim bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu'nu?
Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende,
Dedi
Hana sağ indi ölü çıktı geçende
Yaşaran gözlerimde her sey artık değişti
Bizim garip Şeyhoğlu buradan geçmemişti...
Gönlümü Maraşlı'nın yaktı kara haberi.
Aradan yıllar geçti işte o günden beri
Ne zaman yolda bir han raslasam irkilirim,
Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim
Ey köyleri hududa bağlayan yaşlı yollar
Dönmeyen yolculara ağlayan yaşlı yollar
Ey garip çizgilerle dolu han duvarları
Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları...

http://www.siirperisi.net/images/sair.gif 
Faruk Nafiz Çamlıbel
   

  İNSAN OLMAK KOLAY DEĞİL  HANİBENİM YAYLALARIM
                                                      
Durup durup bana sorma           Bomboş olmuş Yaylalar Canım sıkıldı canım
Bunu bilmek olay değil              Yolunu gözlüyorum nerde kaldın Micanım
İnsan doğduk insan ama            Orman aralarında yallık ederdik yallık
İnsan olmak kolay değil             Çok ümitelr vardı hep hayellerde kaldı

Kalpten başka bir yolu yok         Kurt düşmüş ormanlara kurumuş ağaçlar                                                                                                                                                              
Aşktan başka bir dalı yok           Yüreğimi dağlıyor sırdaşım doruklar
Kitabı yok okulu yok                    Sakarın bozpürleri gölgesinde dururduk
İnsan olmak kolay değil               Boşa gitmiş günlerim geleceği bilmedik

Yüreğinde sevgi yoksa                  Yayla hep benim olsa almaz derdimi almaz
Gözlerinde şefkat yoksa               Hayeller boşuna her şey istediğin gibi olmaz
Dünyalar da senin olsa                 Aktı yayla suları doldu dereler doldu
İnsan olmak kolay değil               Yaşadığım o günler sadece      anılar oldu                                                                      


Neler gördük bu dünyada
Neler verdik bu uğurda                                                  Bekir KARA

Sultan olmak kolaydı da
İnsan olmak kolay değil!
 Ahmet Selçuk İLKAN

 

SEVMEK

Sevmek dedim yoluna ölmek dedi Yol dedimalıp başını gitmek dedi Gitmek dedim bir ah çekip dostlardan ayrılmak dedi Dost dedim durdu bana baktı dost diye mırıldandı yüreğime nasıl koysam bilmediğim dedi.Yürek dedim dünyaları içine sığdıramadığım dedi.giz dedim hep çözmeye çalıştığım dedi.Çalışmak dedim bitmeyecek öykü dedi.Öykü dedim binlercesini içimde gizliyorum dedi.Gizlemek dedim işte herşeyin bitimi dedi.Şey dedim sevda dedi.Sevda dedim peşinden koştuğum dedi.Koşmak dedim hayat bir maraton dedi.Önceona varsam olmaz mı diye sordum.Keşke olsa dedi ama önce yoğrulmak gerek.Acı çekmekmi diye sordum evet aşk acısından yok olmak dedi.Yok olunca dedim işte gerçek aşkta ozaman yaşamaya başlarsın dedi.Gerçek aşk dedim büyük o dedi Durdum durdum Ve sustum neden sustundiye sordu yüreğim titredi sanki dedim.Neden diye sordu bilmiyorum dedim büyük o evet dedi büyük o Nerede diye sordum her yerde dedi.nasıldiye sordum yüreğini aç dedi.Yüreğimi açmak dedim bir tebessümle bak herşeye dedi.Tebessüm dedim her kapının anahtarı dedi.Kapı dedim girmeden bilemessin dedi.Ya korku dedim bilinmeyenden korkar insan dedi.Hayat dedim öyle kısaki dedi.Niçin kısa diye sordum yaşanacak cok şey var zaman yok dedi yaşanması gereken ne var diye sordum aşk dedi.KAÇ KERE DİYE SORDUM BİN KERE DEDİ MİLYON KERE.nEDEN BİR KERE DEĞİL DİYE SORDUM BÜTÜN AŞKLARIN TOPLAMI EN YÜCE VE TEK AŞK DEDİ.Ben bilmiyorum dedim neyi diye sordu.Beni dedim sen kimsin diye sordu.Ben kimim diye sordum sevgiyle beslenensin dedi.Kimin sevgisiyle diye sordum büyük onun dedi.Durdum durdum yine sustum .Kimsin diye sorum senim dedi.

___________Yazarı bilinmiyor_______________

 

TARİHİNLE ŞANLISIN, GURURUM BEŞİKDÜZÜ


Sizlere anlatayım Beşikdüzü şehrini
Görmek, yaşamak gerek, doğal güzelliğini Çıkalım Beşikdağa, seyredelim alemi
Bayrağın gölgesinde, yaşayalım cenneti

 

Türkiye'nin en anlamlı, bayramı, festivali Törenlerle anılır,bu vatan şehitleri
Festivalde yaşanır, yöresel kültürleri Beşikdüzü'nde buluşur, dünyanın Ülkeleri

 

Dostluğu, kardeşliği, candan arkadaşlığı
Can içinde can olmuş, içten misafirliği İnsanların bin yıl, yaşamak istediği
Cennetten bir köşe, gizemli Beşikdüzü


Saymakla bitiremem, yapılan hizmetleri
Gelin gibi duruyor, sahilde Best oteli
Parkları,Tenis kortları, yürüyüş alanları
Karadeniz'de ilk ve tek plajın tesisleri
Turizmde bir cennet, gel de gör Beşikdüzü


Türkiye'nin en yüksek okullar memleketi
Okumayı çok sever, Beşikdüzü milleti
Görürsün vatanımda, her meslekten bir yüzü Okulunu sorarsan, diyecek Beşikdüzü


Yetiştirdiğin değerler, gönülde kalmayacak
Bu büyük insanları, tarihler de yazacak
Nesilden nesillere, isimleri yaşayacak
Tarihinle şanlısın, gururum BEŞİKDÜZÜ

 

HARUN KARA
EĞİTİMCİ YAZAR, ŞAİR

BİR ÇİÇEK VARDI

Bir çiçek vardı, gökyüzünü maviye boyayan
Bir çiçek vardı, yeryüzünü kana bulayan
Bir çiçek vardı, dikenleri yürek kanatan
Bir çiçek vardı, akan kana doymayan

Bir çiçek vardı, yar elinde titreyen
Bir çiçek vardı, sevgiliye sevgi ulaştıran
Bir çiçek vardı, gözyaşlarıyla canlanan
Bir çiçek vardı, yar koynunda kuruyan

Bir çiçek vardı, dört mevsimde yaşayan
Bir çiçek vardı, gözleri sevgi arayan
Bir çiçek vardı, hüzünlü gecelerde ağlayan
Bir çiçek vardı, acılara umut bağlayan 
 
ibrahim Mutlu
 ÇİÇEK VAR

Çiçek var dokunsan eline batar
Çiçek var sarılsan ne yaptın demez
Çiçek var uzanıp yan gelir yatar
Çiçek var aşk ile hiç baş edemez

Yine de sevilir her candan çiçek
Bazen sarar gönlü bir handan çiçek

Çiçek var kırlarda yabanda biter
Çiçek var gülzarda sarayda açar
Çiçek var ateşin aşk ile tüter
Çiçek var kuytuda susuz çar naçar

Nisan, mayıs gibi açılır çiçek
Seher vakti ufka saçılır çiçek 
 
İbrahim Kalkan
  
*SEVGİ*

Sevgi, el ele tutuşmaktır,
Sevgi, göz göze bakışmaktır.
Sevgi, bir kelebek,
Sevgi, bazen de bir çiçek.
Sevgi, hırlaşmak değil paylaşmak,
Sevgi, kavga değil aşkla yaklaşmak.
Sevgi, yürekte duyulan kıpırtı,
Sevgi, gözde görülen pırıltı.
Sevgi, yuva sıcağı,
Sevgi, ana kucağı.
Sevgi, esirgemek, kollamak,
Sevgi, bir yetim saçı okşamak.
Sevgi, goncadır, gül olup açılan,
Sevgi, şekerdir, dillerden saçılan.
Sevgi, çevredir, yeşildir daldır,
Sevgi, sohbettir, muhabbettir baldır.
Sevgi, gönlü hoş tutan hece,
Sevgi, aydınlık, pırıl pırıl gece.
Sevgi, var ile yok arası, 
 
Ramazan Ateş

 

   
   
8  BİR SEVGİ BÜYÜTTÜM

bir sevgi büyüttüm susuz ve güneşsiz
bir sevgi büyüttüm saksısız ve topraksız
bir sevgi büyüttüm aysız ve yıldızsız gecelerden

bir sevgi büyüttüm karşılıksız ve çıkarsız
bir sevgi büyüttüm parasız ve çeksiz

bir sevgi büyüttüm sessiz ve derinden
bir sevgi büyüttüm ıraksamalardan
bir sevgi büyüttüm duraksamalardan
bir sevgi büyüttüm özlemlerden türkülere dönerek

bir sevgi büyüttüm büyümeyen yanımla  
bir sevgi büyüttüm adressiz ve çoğullaşarak
bir sevgi büyüttüm büyüdükçe çocuklaşarak
bir sevgi büyüttüm kollarımı açtığımda büyüyerek 
 
Murat Tali
    
 


 
 
İHANET

İki yüz ihanet, yalan ihanet.
Vurgunlar ihanet, talan ihanet.
İnsanı insandan çalan ihanet.
Haksız yere hüküm salan ihanet.

İhanet, söz verip sözünü yutmak.
İhanet, gizlice çelmeler atmak.
İhanet, değeri değmeze satmak.
İhanet, beyhude gaflete yatmak.

İhanet, vatana sahip çıkmayış.
İhanet, gereksiz, yersiz arayış.
İhanet, dar günde puşta yarayış.
İhanet, gür diye bir kel tarayış.

İhenet, bir dostun boşa kaybıdır.
İhanet, insan olmanın aybıdır.
İhanet, güzçsüzün güçlü kabıdır.
İhanet, devrin erzak dolabıdır. 
 
Mehmet Yücel
 

 

2  İHANET..

İhanet aldatmaktır
İhanet kandırmaktır
İhanet diğeriyle olmaktır

İhanet yalanlar söylemektir
İhanet gitmek ve gelmemektir
İhanet sevilip, hiç sevmemektir
İhanet gökkuşağını hiç bilmemektir

İhanet, değerlerde günahları bulmaktır
İhanet, ayrılığa mazeret öyküleri yazmaktır
İhanet çıkmaz sokakta tek başına kalmaktır 
 
Erdağ Abakay
   
   
3  İHANET

Gülmek ağlamaya rahat sıkıntıya ihanet
Düşman eden insanı ağızdaki bir parça et
Nefret sevgiye kör gözler biricik sevgiliye ihanet
Firakın vuslata lal olmuş dilim gönlüme ihanet

Vaveylalarım asudeliğine; izanım sensiz ihanet
Çöllerim bahçelerine dikenler güllerine ihanet

Mahşerin yalnızlığıma; vaveylan sükutuma ihanet
Aynalar yüzüme; gölgeler efsun aydınlığına ihanet


Cellat gözlü şehirler medeniyet köylerine ihanet
Karanlık kafesler ki gözlerde ümitli gözlere ihanet 
 
Taha Tok
     İHANET

Sırtıma saplanan bu kanlı hançer
Bedenden ziyade cana ihanet
Sanma hiç acısı gün gelir geçer
Var olduğum her bir âna ihanet

Cümle anıların boynu hep bükük
Candan çok sevene reva mı bu yük?
Ettiğin kötülük o kadar büyük
Bugüne yarına düne ihanet

Şiirlerle ettim her iltifatı
Vefasız vicdanın ne kadar katı
Adının önünde hain sıfatı
İhanet derim ben buna ihanet

Senden bu boynumu büken karanlık
Gözümden bunca yaş döken karanlık
Sayende bahtıma çöken karanlık
Ufuktan doğacak güne ihanet 
 
Hasan Hüseyin Yılmaz
  
POLİTİKA YALAN İMİŞ

Doğru bildik doğru sandık
Ümit ettik öyle kandık
Yalanlardan çok usandık
En iyisi çalan imiş
Politika yalan imiş

Her seferde düzen aynı
Kitabını yazan aynı
Soyan aynı ezen aynı
Hedefleri talan imiş
Politika yalan imiş

A’sı B’si yoktur bunun
Kim güçlüyse parsa onun
Affı için yapar kanun
Sözde maksat falan imiş!
Politika yalan imiş!

Gören sanır bunlar küstü
Onlar birbirinin dostu
Anlaşırlar ayak üstü
Olan halka olan imiş
Politika yalan imiş! 
 
Mikdat Bal
 POLİTİKA NEDİR?

Politika Nedir?
Hazır imkanlar ele gecmişken cebi doldurmak,
Ac akraba ve arkadaşaları iyice doyurmaktır

Politika Nedir?
Millete ufak tefek iyilik etmek,
Daha önce görmediğiniz ülkelere gitmek,
Göstermelik iki üç de ağac dikmektir.

Politika Nedir?
Gercek problemlerin üstünü örtmek
Suni gündemle halkın burnunu sürtmektir,

Politika Nedir?
Olmayan su ile cağlayıp taşmak
Türban tutmazsa yaşmaktır 
 
Adnan Şahin

POLİTİKA

Biraz demeç,politika
Ağzını aç,kulağını tıka
Kimi şişko,kimi sıska
Kulağını aç,ağzını kapa

Dile gelen söz verilir
Kül gösterip,köz verilir
Bol atılıp,az verilir
Yalanı bol,söz verilir

Biraz demeç,politika
Elini aç,gözünü tıka
Çoğu gerçek,azı şaka
Cüzdanı aç,vicdanı kapa

Dolar taşar,meydan saha
Hatip başlar,kuru lafa
Nati mermer,nati kafa
Bu gün olmaz,gelecek hafta

Biraz demeç,politika
Tekneyi aç,çuvalı tıka
Bizde demokrasi başka
Ağzını aç,gözünü kapa 
 
Cemil Dursun


Yorumlar - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam9
Toplam Ziyaret93542
Köşe Yazıları
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.237032.3662
Euro34.794534.9339
Hava Durumu
Saat

BU ALANA REKLAM VEREBİLİRSİNİZ