yazı günlük

 

Aşağıda belirtilen Yazılardan anlaşılmaktadırki,terör örgütlerinin eylem praoğramının asker bölümünden ayrılıp sivillere yönelik eylem planları düzenleyip halkı paniğe kapılıp kargaşa yaratmak, yada iç savaşa sürüklemek amacında oldukları tahmin edilmektedir.Türkiye cumhuriyeti sınırları içersinde yaşayan insanlar hangi ırktan olursa olsun bizim vatandaşımızdır.Şehit olan her asker hangi ırktan olursa olsun türk askeridir.Yapılan bu eylemler Türkiye cumhuriyetine karşı yapılmaktadır.Türk,Kürt, Çerkezve Laz değil hedef Türkiye cumhuriyeti ve onun yegane yılmaz bekçisi şerefli türk ordusudur.Karşımızdaki düşman çeşitli ülkelerden toplanmış mahsum insanların ismini kullanıp eylem yapan hayın ve kalleş güçbirliği yapan millet,devlet,ve zümredir.Bazı medya ve basın organları devamlı askerlerimizi ve iktidarımızı yıpratmak için ,yazılar yazıyor yok asker yetersiz yok isthbarat zayıf yok hükümet beceriksiz bu beyanlar kime yarıyor,kimi yıpratıyor?Şimdi bu soruları bu arkadaşara sormak istiyorum;Askerin karşısında bir birlikmi var bir yekün savaşmı var bir belli ülkemi var yada sasyonel olay yaratmak için kaya ve ağaç koğuna saklanmış üçbeş militanmı var?Askerimiz mevzide yatarken karşıdan gelen eşekli köylüyemi ateş etsin dağdaki çobanamı bahçesinde çalışan  çiftçiyemi yoksa karakola yardım için gelen insanlaramı bunu anında nasıl ayırt etsin.Sayın Genel Kurmay Başkanımız ve Sayın Baş Bakanımız mevzide çöktü diye haklarında yazılar yazılıyor ne yapacaklardılar biz buradayız bizi siper alın vurunmu diyeceklerdiler.Sayın büyüklerimizin cesaret edip o mevzideki askerlerimizin yanına gitmeleri büyük bir moreldir bunları tenkit edeceklerini kendileride bu askerlerimizin yanlarına gitsinler.Bu terör belası  bu hükümet dönemindemi başladı yıllarca devam ediyor peki bu konuşanlar neden kendileri dönemlerinde teröre son vermediler neden idam kalktı bunları savunan millet vekillerini meclise ilk getiren güç kimdi?Bu terör olayı iktidarı ve muhalefeti ile türkiyenin sorunudur  sayın büyüklerim doğrular herkese göre değildir doğru tektir sizlerden beklentimiz A partisi,B pertisi ,C partisi değişik kesimlerin oy verdiği partiler olsada Türkiye cumhuriyetinin partileridir.Herkesin değişik fikirleri olsada ülkemin menfaat leri çıkarları bölünmez bütünlüğü tektir:Ülkeme uzanan eller kırılır yan gözle bakan gözler kör olur yanlış adım atan ayaklar kırılır.Gelin İktidarı ve muhalefeti birlik içinde ülkemizin menfaatlaeri için toplanıp ne gerekliyse o kararları cesurca alıp ve bukararların arkasında hangi parti gelirse gelsin durmalı devam ettirmelidir.Bu kararları alırken de fikir kimden çıkarsa çıksın doğruysa desteklenmeli bizim siyasi çekişmemiz halkımızın refahı için ve gelişen çağdaş teknoliji için olmalı dışa karşı birlik olmalıyız doğusu batısı güneyi kuzeyi bizim insanlarımız doğudaki halkımız bizden daha zor durumda bu insanlarımızı hor görmeyelim dışlamıyalım iyi ayırt edelim.Yetkililerden Terör örgütü militanlarından ele geçen lerin hangi ülke vatandaşı ve hangi il nufusuna kayıtlı olduğu basın yoluyla açıklanmalı 4 veya 5 terör ist diye belirtilmeyip açıkça kimlikleri açıklanırsa  inanıyorumki kürt halkımıza olan kinler azalacak ve bu insanlarımızın terör karşısındaki maduriyetleri anlaşılacaktır.Yıllarca kan döken İsrail aşağda ki yazıdan anlaşıldığında kuzey ırakta bizim kandöktüğümüzden bahs ediliyor zihniyetleri açık açık ortada kuzey ırakta kimle savaşıyoruz pkk terör örgütü militanlarıyla bu militanların gayesi ne Türkiye cumhuriyetini parçalayıp yıkmak bunlarla israilin ne işi var da savunuyor yorum yok.Bekir KARA Kendisinden önce söz alan AKPM Türk heyeti başkanı AKPSakarya milletvekili Erol Cebeci’nin İsrail’i eleştiren sözlerine sinirlenen Sheetrit, Türkiye’yi PKK’yla mücadele kapsamında Kuzey Irak’ta katliam yapmakla suçladı.
Cebeci, oturumda yaptığı konuşmada  İsrail BaşbakanıBenjamin Netanyahu’yu da “Küstahlığı görüyor musunuz?” sözleriyle eleştirince Sheerit söz alarak sert bir biçimde konuştu. İsrailli parlamenter,  “Türklerin ahlak dersi vermeye kalkmalarından son derece etkilendim. Bana Türklerin PKK’ya karşı mücadelede Kuzey Irak’ta binlerce insanı neden öldürdüğünü açıklayabilirler mi?” dedi. Bu sözler üzerine Cebeci, İsrailli parlamentere “Kes sesini” diye bağırdı. Sheerit yaşanan son gelişmelerin Hamas’ın ekmeğine yağ sürdüğü tezini işledi.
GÜVEN ÖZALP Brüksel  | 26 Haziran 2010  milliyet gazetesi Can Dündar Adacan.dundar@e-kolay.net

Sivillere saldıracaklar!

26 Haziran 2010 Milliyet gazetesiDevletin zirvesindeki istihbarat bu...   PKK, haziran saldırılarıyla askeri hedefleri peş peşe vurmaya başladı.
İstediğinde devleti ve toplumu nasıl huzursuz edebileceğini kanıtlamaya çalışıyor. Nitekim 20 günde, 20 yıl öncesinin ruh halini yaratabildi; sivilleşme eğilimine giren sorunu yeniden askeri alana çekiverdi.
Ancak bu yetmeyecek.
“En üst düzeyde” alınan istihbarata göre bundan böyle sivil hedefler (de) vurulacak.
Amaç ayrıştırmaksa, bunun için gerekli kışkırtma yapılacak.
* * *
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’in açıklamasındaki bir cümle, kaygının sadece devlette olmadığını kanıtlıyor:
Türkiye’nin giderek zihinlerde etnik temelde bölündüğü, böyle bir ruh halinin sinsice toplumun kılcal damarlarına nüfuz etmeye başladığı kaygısını yüreğimizde taşıyoruz.”
İşadamları satır arasında “iç savaş uyarısı” yapıyor.
Şehit cenazeleriyle ateşlenen öfkenin dalga dalga topluma yayıldığını ve daha önce işaretleri verilen bir büyük yangını hazırladığını hissetmemek için saf olmak lazım.
Yolun sonunu görmek içinse Lübnan’ı hatırlamak yeter.
* * *
Elimizdeki yegâne güvence, toplumun bugüne dek sergilediği inanılmaz sağduyu...
Birkaç korkutucu gerilim dışında insanlar, öfkelerini komşularına, farklı etnik kökenlilere yöneltmeme dirayetini gösterdi.
“Kardeşlik bağları”nın lafta kalmadığını, derinlere kök saldığını kanıtladı.
Ama bu sağduyuya nereye kadar güvenebiliriz?
Karakollardan sonra çarşılar da hedef alınmaya başlarsa doğacak öfke selini nasıl yatıştırabiliriz?
* * *
Hükümet, medyayı yani aynayı taşlayacağına, terör haberlerini gizlemeye çalışacağına acilen buna çare aramalıdır.
Güvenlik tedbirlerinin derde deva olamayacağı ortada...
Etnik düşmanlığın azgınlaşmasına karşı hazırlıksızız. Yaklaşan tehlikeyi önlemek için kışkırtılan nefreti bertaraf edecek, “mozaik”i bütün renkleriyle dağılmadan koruyacak bir seferberliğe ihtiyaç var.
Galiba bunun için her şeyden önce Başbakan’ın toplumu hepten geren, partisini iyice yalnızlaştıran, öfkeli diline sahip olup kucaklayıcı, yatıştırıcı bir üslubu benimsemesi gerekiyor.
Muhalefeti dövüp durmak yerine tersine, özellikle CHP’nin yeni lideriyle diyalog kapılarını aralamalı.
“Akil adamlar”la bir danışma zemini kurmalı.
Kabinedeki her bakanı, kendi alanında “bir arada yaşama”nın restorasyonuyla görevlendirmeli:
Milli Eğitim’de müfredatın elden geçirilmesinden, Diyanet’te barış temalı cami hutbelerine...
Ortak kültürel etkinliklerin çeşitlendirilmesinden, futbol tribünlerinin etnik sloganlardan temizlenmesine...
“Nefret suçları”na ilişkin yasal hazırlıktan, mahalle bazında tansiyon düşürücü sosyal çalışmalara kadar bir dizi önlem gündeme gelebilir.
* * *
Türkiye ne yazık ki, 30 yıllık başarısızlıktan hiç ders almamış gibi, hâlâ “terörle mücadele” deyince asayiş tedbirlerini, istihbarat zafiyetini, Olağanüstü Hal’i vs. konuşuyor.
Oysa karşımızda toplumsal bir sorun var. 
Çözüm de toplumsal olmalı...

 

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam44
Toplam Ziyaret94354
Köşe Yazıları
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406
Hava Durumu
Saat

BU ALANA REKLAM VEREBİLİRSİNİZ